ARHAVİ TANITIM SİTESİ-Dinçer CANOĞLU

Arkabinin Sesi

TARİHÇE

Arhavi Halkı’nın Etnolojik Kökeninin Kısa Bir Tarihçesi:
Kafkasya ve Doğu Karadeniz Bölgesi, MÖ dönemlerden beri çeşitli kültür ve uygarlıklara yurtluk etmiştir. Arhavi halkı ve coğrafyası da bu tanımın içindedir. Lazları da içine alan Kolheti kültürü bunlardan birisidir. Kolheti ismi, tarihi süreç içinde siyasi bir birliğin adı olarak ortaya çıkmış, egemen olduğu coğrafya ya da kendi adını vermiştir. Lazlarla çok yakın ilişkisi bulunan Kolheti Krallığı, bu özelliği ile konumuzun özünü oluşturmaktadır.

 

Gerek coğrafi bir terim ve gerekse siyasi bir özne olarak tarihte, Kolheti ismi, değişik dillerdeki fonetik özellik ve telaffuz ayrılıkları nedeniyle, Kolh, Kolheti, Kolkis, Kolhida, Kolhetya... Gibi benzeri on iki çeşit olarak yazılan ve söylenen bir isim olmuştur. Önce bu on iki çeşit isimle literatüre geçmiş Kolheti’nin Laz terimi ile olan ilişkisine bir göz atalım. Bizanslı tarihçi Prokopius “ Eskiden kullanılan Kolh adı, Laz adı ile değiştirilmiştir” diyor. ( 6. yüzyıl Priskos, Bella Cotli ve Savaş tarihi 11, 17) Yine Bizanslı Agastias da, çok eski çağlarda Lazlara, Kolh deniliyordu diyor. (6. yüz yıl Bizanslı Tarihçisi Agastias 1, 3 )

Öyle ise tarihte, Kolheti’nin (on iki yazılışından biri ile) geçtiği her metin, Lazlardan veya Lazların da içinde bulunduğu siyasi birlikten bahsediyor demektir. Şimdide Kolheti’nin neresi ve kimlere ait uygarlık olduğuna değinelim: Kesin bir çizgi ile belirtmemiz mümkün olmamakla beraber Kolheti, Kafkas Dağları’nın güney eteklerinden başlayıp Trabzon’a kadar uzanan, doğuda Suram eteklerine kadar varan bir bölgenin adıdır. İsminin tarihi süreç içinde, üzerinde kurulmuş bulunan Kolheti Krallığı’ndan geldiği kesindir.

Kolheti Krallığı’nın orijini, eldeki mevcut kaynak ve arkeolojik bulgulara göre MÖ 12–11. yüzyıllara kadar izlenebiliyor. Başlangıçta iki halk gurubunun oluşturduğu, bilahare birçoklarının dâhil olduğu ve geliştirdiği bir uygarlıktır. İlk dönemlerde krallığın halkını Egrisililer (Laz) ve Abhaz-Abazalar oluşturuyordu. (George Amicba’nın Doçentlik tezi, Orta – çağda Abhazlar, Lazlar). Ancak, Ergisi (Laz) ve Abhaz- Abaza isimleri, devletin belirleyici simgesi olarak hiç kullanılmamış, bütün kaynaklarda devletin on iki çeşit yazılışı ve okunuşu olduğunu anlattığımız Kolh, Kolheti, Kolhida, Kolkis... Krallığı olarak anılmıştır.

Milat yıllarında, Trabzon’a kadar olan bölgeye, Kolheti halklarından bir Megrel- Laz göçü olmuştur. Milattan sonraki ilk yıllarda da Romalılar bu Krallığı Egrisi (Laz) soyundan gelen krallara devretmişler ve Kolheti Krallığı’nın ismini Lazika Krallığı’na dönüştürmüşlerdir. İşte bundan sonra Laz ismi tarih sayfalarına girmiştir. Bu ismin, yani Laz isminin ilk kullanıldığı eser, 79 yılında Romalı müellif Plinius’un “Naturalis Historia” adlı eseridir.

Lazika Krallığı ismi ortaya çıkmadan önceki dönemlerde Kolheti Krallığı veya on iki çeşit isminden biri söylendiği zaman halk olarak ya Egrisilerden (Laz) veya Abhaz- Abazalardan bahsediliyor demekti. Bilahare de Çerkezler, hatta İskitler bu uygarlığa dâhil olmuşlardır. Gürcülerin Kolheti uygarlığına dâhil olmaları Çerkez ve İskitlerden ve de Lazika Krallığı’nın ortaya çıkmasından çok sonradır. Gürcüler 483 yılında Laz ülkesine Perslerden kaçarak göç etmişler ve Lazlarla ilk defa bu göç sebebiyle tanışmışlardır. (Papili Lazer 58 – 69. sayfalar)Gürcülerin bu uygarlık içinde en hâkim halk öğesi olarak krallığın başını çekmeleri, çok sonra, 11. ve 12. asırlarda olmuştur.

Lazcada ka takısı, küçüklük, yavruluk, özlük, pratiklik gibi içten birkaç anlatımı kapsar. Mamalika, Xocika, Kuxraka kelimelerinde olduğu gibi. Bu takının, devrinin Roma lehçesinden alınmış olması çok muhtemeldir. Çünkü Kolheti Krallığı, Roma gibi dev bir imparatorluğu kuzey-doğu hududunda bulunan bir krallık iken, Roma tarafından kendisine sınır krallığı (vasıllık) yüklenen ismi de Lazika Krallığı’na dönüştürülen, Roma’ya göre küçük bir krallıktır. Bu yüzden Laz ismine bir ka takısının eklendiği ve isminin, Lazika Krallığı’na dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.

5. ve 6. yüzyıllarda Bizanslılarla Perslerin hemen her seferinde, Lazların da bazen bir yanda bazen de öbür yanda göründükleri büyük mücadelelerine şahit olmaktayız. Bu mücadelelerin getirdiği sosyal, politik ve askeri sebeplerle, Lazlar ikiye bölünmüşler, Rion nehri civarındakilere Megrel, Çoruh nehri etrafındakilere de Laz denilmiştir. Boş kalan bölgeye, 483 yıllarında Persler den kaçan, kaçtıklarına yukarıda değindiğimiz ve bilahare de Arap istilasından etkilenen Gürcüler yerleşmişlerdir. Böylece de bugün Acara-Gurya denen bir ara bölge oluşmuştur. Çağımızda kardeş olan iki halktan Hıristiyan olarak Megrellerin Kafkasya’da, Müslüman olarak da Lazların Doğu Karadeniz’de yaşamlarını sürdürmelerinin kökeninde bu tarihi olayda yatar.

Arhavi halkı; Laz kökenli, yani oto kon olanlarının soyundan, Çoruh vadisi orijinli Laz tabiyesinden gelir. Bilahare Osmanlı yönetimine girmişler ve Müslüman olmuşlardır. Günümüzdeki Arhavi İlçesi köyleri ve Hopa çevresi de bu sırada Osmanlı yönetimine alınmıştır. Fatih torunu Yavuz Sultan Selim Padişah olmadan önce Trabzon’da vali olarak bulunmuştur. 1510 yıllarında Yavuz Sultan Selim, Arhavi üzerinden geçerek Batum’un güney batısındaki Gönye Kalesini fethetmiştir. Böylece Osmanlı, Lazistan topraklarını imparatorluğuna katarak yöreye Gönye Sancağı’nı kurulmuştur. (1514) Arhavi kazası da nahiye olarak kendisine bağlı olan Hopa ile birlikte bu sancak örgütünün mülki idaresi altına alınmıştır. (1517)

1877 yılından önce Batum ve havalisinin Osmanlı İmparatorluğu yönetiminin elinde bulunduğu zamanlarda Arhavi, Gönye mutasarrufluğuna bağlı idari teşkilatında yerini almıştır. Merkezi yerleşim bugünkü kale (Kapise) mahallesi iken, 1877(93 harbi) yılından sonra Batum ve Gönye havalesinin Rusların eline geçmesinden sonra Arhavi: Trabzon İli, Rize Mutasarrufluğuna bağlanmıştır.

1869 yılında, bugün ki; Gönye, (Gürcistan) Hopa, Pazar ve Çamlıhemşin ilçeleri bucak olarak Arhavi’ye bağlı iken, 1870 yılında iktisadi ve siyasi sebeplerden dolayı, Pazar ve Hopa nahiyesi ilçe yapılmış, Arhavi ilçesi bucak statüsü ile Hopa kazasına, Fındıklı, Ardeşen ve Çamlıhemşin nahiyeleri de Pazar ilçesine bağlanmıştır. 1936 yılında Hopa ilçesi Artvin’e bağlanınca, Arhavi bucağı da Artvin’e ilave olmuştur. Arhavi, 84 yıl sonra 1 Haziran 1954’te tekrar ilçe haline getirilmiştir.

Türkiye Cumhuriyetinin Anayasal vatandaşları olarak ülkemizin Doğu Karadeniz kıyısındaki yerleşim bölgeleri arasında, yerli halkın tamamının Laz etnik köken kimliğiyle tarihsel varlıklarını sürdüren tek toplu yaşamın olduğu yer, Arhavi İlçesidir.

Kaynakça : *M.Recai ÖZGÜN ** Ali İmdat ÖZÇAKMAK

 


Bu site 1024x768 çözünürlük ve üzeri,32 bit görüntü kalitesi ile 
IE8 ve Mozilla Firefox Ve google chromeI2 Ve Ontine IO1  tarayıcıları için optimize edilmiştir.
SİTEMİZDE www.arhavisitesi.com ADRESİNDEN ALINTILAR MEVCUTTUR...

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol